Alem-i Cin Filmi Konusu ve Oyuncuları

Alem-i cin filmini izlemeden önce biraz biraz kararsızlık uyandırıyor. Son zamanlarda yapılmış korku filmlerinden biri ve vizyonda onlarca devasa paralar harcanarak yapılmış filmler varken neden yerli bir korku filmine gideyim ki? Bunun cevabı basit. Ben bir türk korku filmi sevdalısıyım ve bu yönetmenin önceki korku filmlerini izlemiştim. Böyle deyince aklınızda şu canlanabilir; bu adam mükemmel filmler yapıyor. Tabi ki öyle bir şey yok. Bu sadece yarısına kadar okuduğun roman sıkıcı olsa da bitirirsin psikolojisi. Okumaya devam edersin ve fazlasını beklersin. Bende öyle yaptım. Patlamış mısırımı aldım ve geçtim beyaz perdenin karşısına. İşte filmimizin fantastik(!) konusu.  Bu arada neden fantastik kelimesiyle ilişkilendirdiğimi yazının devamında açıklayacağım. Özgür Bakar’ın bu filminde standart korku filmlerinde bulunan ASSEMBLY oyuncu kadrosu yok. Filmimizin başkahramanı güzel bir kadın olan Yeliz karakteridir. Yeliz standart bir yaşamı olan standart bir genç kız. Muhafazakâr bir tip.  Yaptığı kötü şeylerin karşılığını bu dünyada ya da öbür dünyada kefaretini ödeyeceğini düşünen tiplerden.  Bu noktaya kadar beklediğimiz gibi gelişiyor her şey. Yeliz çocukluğunda bir cinayete tanıklık etmiş ve bunu sır gibi saklamıştır. Acaba bunun bedeli nedir?  Sıkıntılar Yeliz’in yaşı ilerledikçe başlıyor. Hangimiz 25 yaşının doğum gününde kötü rüyalar görmeye başladı? Eğer böyle bir şey varsa filmi kesinlikle izleyin. Kendinizi bulacaksınız. Zira filmde olaylar bu şekilde başlıyor.

Alem-i Cin Filmi Konusu

Yeliz 25. Yaş gününün gecesinde kâbus görmeye başlar. Bu içinden çıkılmaz kâbuslar oldukça korkutucudur. Yeliz buna daha fazla dayanamaz ve bir şeyler yapmaya karar verir. Bu içinden çıkılmaz kâbusları araştırmaya başlar. Yeliz birden bire neden bu kötü rüyalarla karşı karşıya kalmıştır? Yoksa birileri ona bir şeyler mi anlatmaya çalışıyordur? Bu tarz bir durumla karşılaştığınızda her zaman içinizde halletmeye çalışırsınız. Yoksa insanlar size etiket yapıştırmaya çok meraklı olduğu için neden Yeliz ‘’deli’’ olmasın ki? Karakterimiz araştırmaya bir aile dostuyla başlar. Ah Yeliz bu doğru bir karar mı sence? Çünkü sırtımızdan bıçaklayanlar hep sırtımızı dayadıklarımız değil midir? Yeliz’i ve bizi en çok şaşırtacak gerçeklerden biriyle karşılaşır. Yeliz ailesinin karanlık ve buzlu geçmişiyle yüzleşmek zorundadır. Bu gerçekler ona çok ağır gelse de sindirmeye çalışır ve araştırmaya devam eder.  Yeliz bu araştırma sonucunda beklediğimiz çarpıcı sonuçla karşılaşır. Benim bu filme gelme sebebim olan bu âlemden olmayan canlılar. Yeliz’i rahatsız eden yaratıklar bu âlemden değildir. Yeliz’de bu kâbuslardan kurtulmak için kılıç ve kalkan kullanamayacaktır. Başka bir âlemden canlılarla savaşıyorsanız o âlemin kurallarına göre savaşmalısınız. Filme ilmi yüksek bir hoca dâhil olunca işler oldukça karışıyor. Yeliz’in ailesi ve hoca çemberinde gerçekleşen olaylar bizi içine alıyor. Başlıyor sonra tedavi seansları ve ayinler. Yeliz’de bunları göze almak zorunda kalır ve filmimiz başlar.

Alem-i Cin Filmi Oyuncuları

Özgür Bakar’ın parası mı bitti acaba? Çünkü bu yapımda beyaz perdede yüzünü görmeye alışık olmadığımız isimler var. Risk mi alıyordu yoksa ucuz bir iş mi çıkarmak istiyordu? Daha önce söylediğim gibi filmde ASSEMBLY bir oyuncu kadrosu yok. Bu da Yeliz karakterini canlandıran Ayçin Tuyun’a odaklıyor bizi. Fakat korkmayın oyuncumuz iyi bir iş çıkarmış. Bu konuda oldukça tatmin olduğumu rahatlıkla söyleyebilirim.  Kadriye Çetinkaya anne rolünde ortalığı karıştırıyor ve ilmi hocamız Süleyman Kabaali tedavi seanslarına başlıyor. Hadi cin çıkaralım. Başta Özgür Bakar’ın parası mı bitti? Dedim ama oyuncular gerçekten iyi iş çıkarmış. Ben tatmin oldum. Filmin senaryosu ve oyunculuk başarısı sebebiyle filmde kendinizi buluyorsunuz. Filmde şöyle bir şey hissediyorsunuz; Acaba benim de başıma gelir mi? Çünkü film hazırlık aşamasında o kadar bizim hayatımızdan ki sonrasında ne oluyor diyorsunuz.  Filmin senaryosu ve oyuncu kadrosuna genel olarak bir puan versem daha yerinde olur diye düşünüyorum. Bu iki konuya toplam verilecek puan kaç derseniz 10 üzerinden 6 derim.

Nedir korku filmlerinin yeşil perdeden çektiği..

Son zamanlarda çekilen korku filmlerinin kült yönetmeni olarak bildiğimiz Özgür Bakar’ın yeni filmi beyaz perdeyle buluştu. Özgür Bakar, bu kez hayli değişik ve tehlikeli bir yol sınıyor. Ve televizyonda her gün izlediğimiz  “gündüz kuşağı korkusu” olarak adlandırabileceğimiz programlar vardır. Ele alınan olaylardan yola çıkarak hikâyeyi yönetmenimiz şekillendiriyor. Sıradan yaşamlar yaşadıklarını zannettiğimiz insanların anlattıkları hakikat hadiselerinden esinlenmiştir. Yönetmenimiz cemiyet tarafından neredeyse alışılmış şiddeti olağanüstü bir şekilde perdeye yansıtıyor. Filmin senaryosuna fantastik(!) dememin sebebi buydu işte.

Bu programları bilirsiniz hemen her yerde deneyimleyebileceğiniz, hatta komşunuz olabilecek insanlar vardır.  İşledikleri us almaz cinayetleri büyük bir sakinlikle hayatımızda itiraf ederler. Bazı iç karartıcı ve ağzımıza alamayacağımız cinayetlerin soğukkanlılıkla anlatıldığı bir film… Diğer filmlerdeki bu cinayet sahnelerinin umursanmadan sansürlendiği günümüz televizyon yayıncılığında, bu programlarda anlatılan şeyler vardır. Hayal eforumuzu vahim reellerle tanıştıran olaylar ne yazık ki hiçbir filtreden geçmeden seyirciyle buluşuyor.

Bu filmde karakterimiz de vahim hadiselere maruz kalmış ve bu gizemle gelişmiş muhafazakâr bir bayan. Fakat 25 yaşına geldiğinde, senelerce bilinçaltında sakladığı her şey gün yüzüne çıkıyor. Kâbuslar görmeye başlıyor ve geceleri uykusuz kalıyor. İşin içine ilmi güçlü bir öğretmen de girince, hadiseler tamamen çığırından çıkıyor. . Bu noktada filmin aykırı bir hikâyesi var. Sanırım ilk defa muhafazakârlık olumlaması yapmayan bir filmde örtünmüş bir baş bayan şahsiyet izliyoruz. Bu filmler kastedildiği seyirci kitlesiyle doğrudan aynılık yaratacaktır… Çünkü Yeliz, yaşadığı dar görüş penceresinden oluşan muhafazakârlığın çok ötesinde katı bir terbiyeye sahiptir. Günah işleyenlerin her zaman karşılığını gördüğü bir dünya vardır.  Buradan anlıyoruz ki senaristler sıradan insanları odağına alan bu senaryoyla bizi beyaz perdede yakalıyor.  Film giriş ve oluşum kısmında tekinsiz bir dünyayı inşa ederken bir yandan da tutucu nezaketin halının altına neleri süpürdüğünü eşeliyor. Hayat bir yandan ¨mevzu komşu ne der¨ kaygısıyla yaşanırken yasaklanamayan ihtiraslar, olmadık makûsluklara yol açıyor. Elbette Özgür Bakar, seyircinin temennisini iyi analiz eden bir yönetmendir tartışmasız… Cemiyetçi hakikatçi bir sinemaya göz kırparken gişeye film yaptığını da unutmuyor ve inkâr etmiyor yönetmenimiz bakar.  Daha evvel de zaferle oluşturduğu tekinsiz atmosferle seyirciyi diken üstünde yakalamayı ve hikâyeyi yavaş yavaş olağanüstü bir dünyaya sürüklemeyi muvaffak oluyor. Finalde artık tamamen doğa ötesinin dağlarında koşarken buluyoruz kendimizi…

İşte bu noktada film bizi bıçaklıyor. Neden diye sormanıza gerek yok çünkü yerli sinemanın kanayan yarası… Filmin bütçesi ve gerçeklik teknolojisi… Genel anlamda Özgür Bakar’ın filmlerine baktığımızda spesifik olarak bu filmde başarısızlık var denebilir. Özgür Bakar filmlerinde teknolojisizlik sancısını iyi yönetmişken bu filmde izleyicinin gözüne çarpıyor. Yine de her zaman ki yorumumu yapacağım ve diyeceğim ki tonlarca paralık bütçeli filmler bile teknoloji karşısında eğilirken Özgür Bakar fena iş çıkarmamış. Sonuçta bu gözler neler gördü değil mi?

Genel

No Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir