Baskın (Karabasan) Filmi Hakkında Görüşler

baskın (karabasan)

Şimdi sizlere bir filmden bahsedeceğim ki ben böyle bir film görmedim. Aslında filmi izlemeye giderken bazı eleştirilerim vardı sanırım öncelikle bunları paylaşmalıyım. Eğer sizlerle bunları paylaşmazsam haksızlık edeceğimi düşündüm ve yazmaya karar verdim. En büyük endişem diğer korku filmleri gibi bu filmin de yeterli alaka görmemesiydi. Gördü mü görmedi mi bunu yazımın devamında konuşuruz ama bir endişem daha vardı. Can everol? Kim bu adam? İsmini daha önce duymadım değil. Sinema âlemiyle ilgisi olanlarda daha önce duymuştur çünkü ödüllü bir kısa filmi var. Bu endişeler içerisindeyken heyecanımı artıran bir bilgiye mukabil oldum. Filmimiz Baskın (Karabasan) Can Everol’un ödüllü kısa filminden uyarlama olacakmış. Bu tarz sorularla filme gittim. Filmimiz ASSEMBLY oyuncu kadrosuna sahip. Film 5 polisin gece devriyesinde gelen bir anonsla olay yerine gitmesiyle başlıyor. Bulunduğu coğrafyada zaten gece devriyesi hoş bir iş değil. Devriyeyi 5 kişi beraber yapmasıyla anlıyoruz zaten bunu. Günümüzde standart polis devriyesi 2-3 kişi olur. Gittikleri yer de zaten normalin dışında. Terkedilmiş bir polis karakolu. Hem de Osmanlı zamanından kalma. Al başına belayı… Gittiklerinde kısa süre sonra şunu anlarlar. Oraya baskına gitmemişlerdir. Oraya çağırılmışlardır. Hepimiz şunu düşündük. Kaçsanıza hemen. Özür dilerim sayın okurlar o zaman film olmazdı. Filmimiz bu şekilde ilerlemeye devam ediyor ve bizde giderek merak uyandırıyor. Fazla bilgi verip seyir sevginizi azaltmak istemem. Olaylar bu şekilde cereyan ediyor.

Baskın (Karabasan) Filmi Hakkında Görüşler

Baskın (Karabasan):  Kâbus filmini Film ekimi galasının öncesinde izledim ve açıkçası çok şanslıydım. Fakat sonrasında bir an gerildim ve yönetmen Can Evrenol’a çok kızdım. Olmamış; hatta olmanın yanından ve kıyısından geçememiş bir fobi filmini kıyasıya tenkit etme zevkini bizden almıştı zira. Önümüzde senaryodan kaynaklanan ufak tefek kasvetlere karşın, kanla canla çekilmiş ”hakikat” bir fobi filmi vardı!

Daha Önceki alışkanlıkla rejisörün karşısına geçip evvel yetersizleri, yanılgıları sıraladık. Natürel ama o fasıl seri bitince iş filmin ehemmiyetli artılarına geldi ve o noktada asabımız iyice arkasıydı.

Bu ilginç duyguyu bize daha evvel sürrealistçi sinemaya yükseldiği anlarıyla acayipleşen Gomeda bunu bize tattırmıştı. Senaryosuyla zihnimizi okşayan Minik Kıyamet ve klişelerin üzerinden şık bir biçimde atlayan Ses filmi de yaşatmıştı. Onlara da kızmıştık iyi oldukları için hatta şahsım adına baya sinirlenmiştim.

Bir kere Evrenol’un uzun metraj sürüklemek için o kadar kısa film sürüklemesine gerek yoktu. Türkiye’de bu sinema sektörü artık farklılaşmalı filmler hep aynı konu üzerinden işleniyor. Yeni bir başlangıç arayan üretimci ve rejisörlerin kumar masası. Daha Öncekinden bu masadan hasılatlı çıkılırdı, şimdi masaya oturmak giderleri dahi karşılayamayabiliyor. İzleyici eğlenmek için dahi kararsızla yanaşıyor cinci filmlere.

Evrenol kısa filmleriyle izleyici tarafından beğenilmiş ve benimsenmiştir. Böylece sabit bir izleyici kitlesi oluşturmuş ve defalarca takdirini almıştır. Açıkça belirtmek gerekirse sinemadaki korku filmlerimize bu durum bence yakışmadı eminim siz de aynı fikirdesinizdir. Sen kardeş kalk git filmini çek bunların hepsi kısa olsun güzel olsun. Ne güzel çekmişsin kardeşim sen bunları uzatırsan bu iş olmaz bunu kabul etmelisin. Evrenol’a; ”Sen fobi çılgını mısın?” diye sorarlar başka bir deyişle.

Rejisöre sualler hazırladık ve suallerimiz daha bitmedi. Bir kere sormak gerekli, atmosfer kurmak için bu kadar uğraşmaya gerek var mıydı? Bu noktada filmin öyküsünü kısaca bir anımsatmak gerek: Bir grup polis, goy goylu,  gıybetle efor şovlu bir ocak başı gecesinin sonunda gelen bir destek çağrısı üzerine tarihi bir Osmanlı karakoluna gidiyorlar. Burada onları yabancı gibi gözüken ama şahsi bir anlamı olan ayin bitkini bir yeraltı grubu karşılıyor.

Yönetmenimiz gerçekten profesyonel bir çalışma içerisinde bunu kabul ettik. Hem ışıklar hem kostüm büyük bir ahenk içinde karşımıza çıkıyor izleyen herkesle aynı fikirdeyiz. Oysa mekânın ruhsuzluğuna, kostümlerin olağanlığına sözler dizmeye hazırdık. Olmadı,  Evrenol o açıdan da gösterdiği çılgınca itinayla bizi hayal kırıklığına uğrattı.

Baskın (Karabasan) adını verdiğimiz bu filmde bana soracak olursanız biraz daha dikkat etmemiz gereken bir husus vardı. Ses yönetmeni gerçekten çok saçma bir iş çıkardı ve bu filmi berbat etti. Evrenol bunu nasıl gözden kaçırdı gerçekten bilmiyorum ama bu durum saçmalığın ta kendisiydi. Evrenol klişeye müracaat edelim, bütün anlamıyla ezber bozdu. ”Bir espri malzemesi olarak Türk fobi filmi” gerçekliğini salladı. Gülmeyi, eğlenmeyi bekliyorduk ama olmadı; bütün tersine diken üstünde, sıkıntılı bir tecrübe yaşadık. Asıl bir fobi filmi izledik.

Neyse sözü fazla uzatmaya gerek yok yönetmenimiz iyi bir film izletti. İlerde onun çok iyi yerlere geleceğine eminim hatta siz bu yazıları okurken o büyük projeler içinde emin olabilirsiniz. ”Bir fobi filmi nasıl izlenir?” ”Fobi filminde atmosfer nasıl kurulur?” İşte bu gibi suallere kafa yorduğu muhakkak ama senaryo üzerinde daha çok çalışması gerek.

Can Evrenol ileride dünya çapında bir fobi sineması rejisörü olabilir. Ama bunun için senaryocularıyla daha fazla çalışması, hem iyi yazılmış hem de iyi çekilmiş filmlere imza atması gerek. Sayesinde yerli fobi filmleri espri malzemesi olmaktan çıkacak, buna vicdandan inanıyoruz.

Muhteşem Filmimizin Gişe Durumu ve Hasılatı

Öncelikle sizlere bahis etmem gereken bir konu var bunu atlayamam. Bu filmden beklentim gerçekten çok fazlaydı ne açıdan diye soracaksınız. Bu filmin yeni hatta çok yeni bir soluk getirmesini bekliyordum Neden diye soracaksınız bana çünkü bu adamdaki potansiyeli çok önceden fark etmiştim kimdeki mi. Tabi ki de yönetmendeki eğer zaten bu yönetmenin muhteşemliğini görmeyen varsa film sektöründen anlamadığını söyleyebilirim. Bu yönetmenden biraz daha bahsedip zihinlerimizi tekrar tazeleyelim isterseniz. Bu adam ilk filmi olmasına rağmen korku sektörüne adım attı ve filmini çekti. Türkiye’deki sinema sektörüne bir göz atın en çok neler izleniyor komedi, aşk. Bu adam tüm riskleri göze aldı izlenemeyeceğini kabul etti. Ve bu sektöre adım attı şimdi bu adamdaki cesaret bu kadar açıkken herhalde bu adamın ilerde iyi yerlere geleceğini görememek aptallık olur. Mesela ben bu filme bir arkadaşımla gittim ve salonda kaç kişi vardı bir tahmin edin. Beni ve arkadaşımı iki sayarsak dört kişi evet yanlı duymadınız bu sayı dörttü. Bizden ayı gelen o iki kişi de filmin çok kötü olduğunu söyledi. Ve ne yaptılar dersiniz arada filmi terk ettiler. Kaldık iki kişi biz de gitsek mi diye düşünmedik desem yalan olur. Neden mi şimdi sizler soracaksınız hani beğenmiştin diye. Çünkü bu kadar cesur yönetmene yapılan bu hareket tam olarak saygısızlıktı. Hani aranızda Behzat Ç. izleyenler ve hayran olanlar vardır bilirsiniz ki saygısızlık çok mühim bir konudur. İşte ben de bu saygısızlığa daha fazla dayanamayıp çıkacaktım. Ancak düşündüm biz bu adamları bu cesur yönetmenleri desteklemeyeceksek bu sektör gelişmez. Bu kadar cesur bir yönetmen tabi ki de ilerleyecek ya biz mi ilerleyeceğiz.

Genel

No Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir